Thursday, February 4, 2010

YAŞAMIN İŞLEYİŞİ DE BÖYLE OLABİLİR Mİ?

Bir Film ve Yaşam Hakkında Düşündürdükleri:



Filmin Fragmanı


Hollywood filmlerinde ve dizilerde gördüğümüz "fantastik" olayların/objelerin, çok geçmeden gerçek olmasının, aslında çalışma aşamasında sızdırılmış bilgilerden kaynaklandığını düşünmüşümdür hep.

Yıllar önce Star Trek/ Uzay Yolu'nda gorüp, hayretten ağzımız açık şekilde izlediğimiz, önüne geldiğinde "bızzzt" diye açılıp, kendi kendine yine "bızzzt" diye kapanan kapılar, şu anda en basit marketlerde bile var.
Haberleşmek için kullandıkları kablosuz, kapaklı, cepten çıkan, küçük "şey", bizim sabit ev telefonlarımızı ancak uzuuun kablolarla yan odaya taşıyabildiğimiz dönemlere rastladığından adına telefon bile dememiş olsak da, ilk çıkan cep telefonlarının maketi gibiler.
Tibet dolaylarında yapıldığıyla ilgili rivayetler olsa da bir yapılamayan ışınlanma kaldı şimdilik...

John Woo'nun yönettiği Paycheck filmini yıllar önce izlerken de yine bir bilgi sızıntısı hissetmiştim. Bu defa farklı olan, bilginin, işin teknolojik değil de spiritüel yanıyla ilgili olmasıydı.

Film 2003 yapımı. DVD'si çıkalı bile çok uzun zaman oldu. Dolayısıyla, konusuna biraz genişçe değinmemin bir sakıncası olmayacağını düşünüyorum. Bana hissettirdiklerini anlatabilmek için biraz da detaylardan bahsetmem gerekiyor çünkü.
Ama filmi izlemeye niyetliyseniz, önce izleyin sonra okuyun isterseniz.

Filmde Ben Afflect'in canlandırdığı Michael Jennings karakteri, yüksek gizlilik gerektiren projelerde çalışan çok parlak bir bilgisayar mühendisi. Aldığı her işten sonra, Jennings'in kısa dönem hafızası, dolayısıyla o projeyle ilgili sahip olduğu bilgilerin tümü siliniyor. Bu işlem, beynine işe başladığı zamanı işaretleyen bir çip konulması ve o günden itibaren bütün bilgilerin iş bitiminde silinmesi şeklinde uygulanıyor.Bu durumda, özel hayatı dahil, o dönemde yaşadığı hiçbir şeyi hatırlamıyor.

Jennings'in son aldığı iş 3 yıl sürecek büyük bir iş. Karşılığında alacağı para da dolar bazında sekiz haneli bir rakam. İşe başlarken, her zaman yaptığı gibi, üzerindeki kişisel eşyalarını bir zarfa koyarak iş bitiminde ücretiyle beraber teslim almak üzere şirkete emanet ediyor.
Üç yıl sonra, iş bitip de parasını almaya gittiğinde, iki üç gün önce kendi el yazısıyla ödemeyi almak istemediğini belirten bir kağıt imzalamış olduğunu ve zarfın içinde de hiç tanımadığı ve anlam veremediği eşyalar bulunduğunu görüyor.

İşte bundan sonra olanlar, bana hayat da böyle birşey olabilir hissi veriyor.

Film anlatır gibi değil de, hissettiklerimi size ifade edebilmek çabasıyla tarif etmeye çalışacağım. Biraz karışık.. Umarım başarırım.

Jennings'e bu üç yıl içinde, geleceği ekranda gösteren bir makina yaptırmışlar. Ve Jennings geleceği görmüş!
Hem "atom bombası" olayında olduğu gibi, bu makinanın dünyaya vereceği zararları görmüş, hem de kendisini ortadan kaldırmak isteyeceklerini ve bunu nasıl yapacaklarıyla ilgili detayları.
Son anda, makinayı bir şekilde çalışmaz hale getirmiş ve kendini kurtaracak bir kaçış planı hazırlamış. Zarfın içinden çıkan eşyalar da bu planın parçaları.

Örneğin, kaçarken bir otobüse biniyor ve otobüsten ineceği durakta onu bekliyorlar. Hafızası silindiği için bunu kendisi bilmiyor. Otobüste, zarfın içindeki eşyalardan değerli bir yüzüğü eline alıp bakarken, bir kapkaççı yüzüğü alıp kendini otobüsten atarak kaçmaya başlıyor. Jennings de peşinden koşuyor.
Buradaki olay şu: Jennings'in yaptığı plana göre otobüs durağa gelmeden inmesi gerekiyordu. Ancak bu şekilde, kendini bekleyen kötü adamlardan kurtulabilecekti. Zarfın içine yüzüğü sırf bu mizanseni yaratabilmek ve otobüsten erken inmesini sağlayabilmek için koymuştu.
Zarftan çıkan diğer eşyalardan metro bileti, takipçilerinden kaçmaya çalışırken, hemen atlamak zorunda kaldığı metronun bileti; anahtar, yine saklanmak için gireceği terminaldeki personel odasının anahtarı; güneş gözlüğü gibi duran şey, aslında karanlıkta görmesini ve kaçmasını sağlayan kızıl ötesi görüntü veren bir aparat.. Bu böyle devam ediyor... olur da izlemek isterseniz filmin keyfini iyice kaçırmamak için detayların tamamını ve parasını almak için nasıl bir ipucu bıraktığını söylemiyorum.

Şimdi gelelim benim aklımdan geçenlere...

Bu dünyada olmamızın amacı ve ne yapmak için burada olduğumuz konuları ilgimi çekmiştir her zaman.
Hani bazen niye kimi insan çok rahat bir hayat sürerken kimileri bu kadar ızdırap çekiyor diye de düşünürüz ya.
Karşılaştığım açıklamaların, varsayımların arasında bir alternatif de, nasıl bir yaşam süreceğimize aslında kendimizin karar vermiş olabileceğiydi.
Maksat farklı şeyler deneyimlemekse ve ruhumuzu geliştirmekse, tıpkı bir tiyatro oyununda rol seçer gibi; "ben bunun üstesinden gelebilirim" diyerek, her birimiz uygun gördüğümüz rolleri seçiyor olabiliriz. Tıpkı iyi oyuncuların deneyimlerini göstermek için zor rolleri seçmesi gibi, biz de ruhumuz geliştikçe daha zorlayıcı hayatları seçiyor olabiliriz. (Ki, bu da neden rol dağılımının adaletsiz olduğunu açıklamış olur.Aktörlerin de geliştikçe, "ben bir alkoliği veya akıl hastasını iyi oynayabilirim, yakışıklı zengin çocuk rolünü yenilerden birine verin" demesi gibi..)

Tabi ki, tüm bunlar olurken, bu seçimi ve yaşayacağımız herşeyi hatırlıyor olmamız, yaşamda hiçbir heyecan bırakmaz, herşeyi bir bilgisayar oyununa çevirirdi "tamam öldüm ama reset eder tekrar başlarım" demek, veya "peki sevdiğim kız gitti ama yarın daha çok seveceğim biri çıkacak karşıma , bunu ben böyle tasarlamıştım" rahatlığına ermek, duyguları gerçek anlamda yaşamamızı da zorlaştırırdı.

Buraya kadar doğru olduğunu varsayarsak, şimdi Paycheck'le hissettiğim benzerliğe geliyorum.

Acaba, kendimize özgür iradenin de içinde barındığı bir yaşam rolü seçerken, çizdiğimiz yoldan sapmamamız için böyle küçük ipuçları da tasarlamış olabilir miyiz?

Mesela üniversite seçiyoruz; ve en yüksek puanı tutturacak zekaya da sahibiz; ama seçtiğimiz rolde daha düşük puanlı bir üniversitede okumak var. Sene içinde çalışmamızı engelleyecek sorunlar veya sınav öncesi bir rahatsızlık; belki sınav sırasında yaşanacak bir olumsuzluk veya herhangi başka birşey - bizim tasarladığımız bir aksilik veya detay - bizi çizdiğimiz yolda kalmaya zorluyor olabilir mi?

Hiç aklımda olmayan bir işi, bir sporu, bir hobiyi yapmayı tasarlamışsam, bunu sağlamak için o işle ilgili birilerine rastlayacak programlarım olabilir mi? Karşı kaldırımda yürüsem, bir vitrinde görmem gereken birşey varsa, belki de karşı kaldırıma geçmem için yolumun üstüne bir barikat bile tasarlamış olabilir miyim?..

Çocuk sahibi olmak istemiyorsam ve bunu "unuttuğum için" yapabileceğimden korkuyorsam, kendime o konuyla ilgili rahatsızlıklar veya çocuğu olmayan eşler tasarlamış olabilir miyim?

"Her işte bir hayır vardır" sözünün böyle de bir anlamı olabilir mi? Yani "sen şimdi bunu şanssızlık sanıyorsun ama aslında tam da senin istediğin şekilde ilerliyor hayatın!" gibi..

Bu film bana bunları düşündürdü; siz de izlerseniz ve hissettiklerinizi paylaşmak isterseniz. Lütfen yapın...

No comments:

Post a Comment