Monday, December 3, 2012

RICOTTA DA YAPMADIM DEMİYEYİM


En son seyahatimde peynir kalıpları almıştım. Bir gün peynir yapmak isterim diye düşünmüş olmalıyım. Veya kolay kolay bulamam bir daha, bulmuşken alayım bari de demiş olmam mümkündür.

Her hafta taze süt aldığım Aysun hanımdan, bu hafta mozzarella yaptıklarını ama maalesef tükendiğini, isteyenler için peynir altı suyu (whey) gönderebileceğini söyleyen bir mesaj geldi. Peynir altı suyunun sağlık açısından çok değerli olduğunu biliyordum. Ekmek ve poğaçalara katılabiliyormuş. Eh peki, ekmek de poğaça da yapıyorum, isteyeyim bari dedim. Bir litre istedim. Beş litre geldi.

Böyle kolay bulunmayan şeyleri çöpe atmaya da hiç kıyamam. Bari bir kısmını paylaşayım diyerek, kullanabileceğini düşündüğüm bir arkadaşımı aradım, ona da ulaşamadım.

Ekmek ve poğaça yaptıktan sonra hala dört buçuk litre sarı su, koca bir bidonda buzdolabında duruyordu.




Ben de google'layayım bari dedim. İyi ki de demişim. Meğer ricotta, tamamen peynir altı suyuyla yapılırmış ve en güzeli de mozzarella'dan çıkanıyla olurmuş. Voilà !

Hemen başladım.

Peynir altı suyunu bir tencerede 90-95 dereceye ısıttım, çok az da sirke ekledim. Sonra, - daha önce yine bulunsun diye aldığım ve likör süzmekte kullandığım- peynir bezinden süzdüm.



Bu süzme bir iki saat sürdü. Sonra daha da iyi süzülsün diye yüksekçe bir yere astım.




Bezde kalan kremamsı malzeme çok güzel bir ricotta oldu. Bezde kalanlara parmak yardımıyla, mikserde kalmış kek artığı muamelesini de yaptım tabi ki, oradan biliyorum.

Bunun benzerini Sardinya'da bir köyde özel bir toplantı için hazırlanan şahane sabah kahvaltısında yemiştim. Hatta gidip gelip sadece onu yemiştim desem daha doğru olabilir. O kadar güzeldi. Belki de püf noktası çok taze olması olabilir.

Tadını çok beğendiğim ricotta'mı peynir kalıbına koyup buzdolabına attım. Kabın altındaki deliklerden sızan suyu denk geldikçe boşalttım. Şimdilik güzel görünüyor. Yarın kahvaltıya hazır olacak galiba.


Henüz kalıptan çıkartmaya cesaret edemediğim an:


Bir tadına baksaydık derken


Neredeyse bitiyordu.




Ekmek zaten yıllardır yapıyordum; artık peynir de yapabildiğime göre, doğal ortamda hayatta kalma işimiz birkaç inekle bir buğday tarlasına kaldı  :-)



4 comments:

  1. Harika olmuş, elinize sağlık, izninizle ben de paylaşmak isterim yazınızı...

    ReplyDelete
  2. E süper.
    Elinize sağlık.

    Hevesli anne

    ReplyDelete
  3. Çok güzel görünüyor kalıpları nereden bulabilirim şimdiden teşekkürler.

    ReplyDelete