Wednesday, November 7, 2012

Bakışınızı Değiştirdiğinizde, Baktığınız Şeyler de, Hayatınız da Değişir


Siz ne görüyorsunuz?

Acaba ne gördüğünüz, bugünkü ruh halinizi yansıtıyor olabilir mi? Veya genel ruh halinizi?

Ben ilk bakışta güzel, minyon yüzlü genç kadını gördüm. Sonra çok zorlayınca koca burunlu, çirkin bir kadın da görünür oldu.

Gerçek dediğimiz şeyin ne kadarının aslında bizim yorumumuz olduğunu düşünecek olursak, herkesin farklı gerçeklerinin olması da kaçınılmaz. İşte buyurun, yorum katmadan, sadece gördüğünüzle bir şey anlar mıydınız bu resimden? 


Gerçekten bir at ve bir binici var mı burada? Daha önce at ve binici görmemiş olsak yine de cevabımız aynı olur muydu??

Madem ki gerçek tamamen biriktirilmiş anılara, tecrübelere ve dolayısıyla oluşan yoruma bağlı, o zaman yorumlayanın yorumu değiştiğinde olayın/olgunun da değişmesi son derece doğal değil mi?

"Bakışınızı değiştirin, baktığınız şeyler değişsin!"

Karikatür: Selçuk Erdem


Bu arada, bir yanlış anlama var, bir de yanlış anlamak isteme var..  Bu aşağıdaki resim, talihsiz bir yanlış anlamayı gösteriyor:




'Düşündüğün
Söylemek istediğin
Söylediğini sandığın
Söylediğin
Karşındakinin duymak istediği
Duyduğu
Anlamak istediği
Anladığını sandığı
Anladığı
arasında farklar vardır.
Dolayısıyla insanların birbirini yanlış anlaması için en az 9 ihtimal var.'

Yanlış anlamak istemek ise başlı başına bir ruh hali. Olumsuza yönlenme.
Belki de halk diliyle "kaşınma".
Söylenen kelimelerin sözlük anlamlarından çok hangi duygularla söylendiğini biliriz, hissederiz çünkü aslında. 
Kavga çıkartmak, ortamı germek istediğimizde, tabi ki kelimeye takılmak çok kolay olur. Oysa ki kelimeler duygularımızı anlatmak için bizim yarattığımız şeyler, tek başlarına bir değerleri yok.
Aslolan duygular. Oraya odaklanınca yanlış anlama ortadan çok daha kolay kalkar.
Meşhur "gözlerimin içine bakarak söyle" repliği boşuna değil yani. Duyguları görmek istiyor insan, beden diline bakmak, kelimelerle kısıtlı kalmamak.
Küfreder tonda "seni seviyorum" dememden mi etkilenirdiniz, gülümseyerek ve hatta elinize dokunarak "senden nefret ediyorum" dememden mi?
Başka sorum yok hakim bey!

Yanlış anlamaya niyeti olan her zaman yanlış anlayacaktır. Ben yanlış anlamak istemeyenlerden, iyi niyetli yaklaşanlardan olmak istiyorum. Her baktığında olumsuz bir şey bulmaya çalışanlara karşı, her baktığında keyifli ve neşeli bir şeyler arayanlardan olmak çok daha iyi. Olumsuz şeyler her zaman, her yerde olacaktır; görmek zorunda değiliz. Hadi gördük diyelim, takılmak, odaklanmak zorunda hiç değiliz. Biz zihnimizi nelerle doldurmak, yaşamımıza neler katmak istiyoruz, ona karar verelim önce. Bana katılın, ben olumsuzlukları hiç kaydetmiyorum; geliyorlar ve geçiyorlar; bazılarını fark etmiyorum bile. Hayat böyle daha güzel, emin olun. 

Yine de siz bilirsiniz; ilk resmin hangi kısmının hayatınızda olacağı tamamen size kalmış.


Başkalarının söylediği hiçbir şeyi kabul edemeyen bir egonuz da varsa; tekrar düşünün: 
Haklı mı olmak istiyorsunuz, mutlu mu?

Mutlu olmak isteyenler kaleye mum diksin. Biz birbirimize yeteriz 😉

No comments:

Post a Comment